'Gelin' olmayı hiç hayal etmedim!
RIHA (DİHA) - Tarım işçisi olarak gittiği Yozgat'ta, daha 15 yaşındayken 12 bin TL karşılığında "gelin" olarak satılan Hediye Kalkan, yaşadığı işkenceye daha fazla dayanamayarak bir yıl sonra Wêranşer'e döndü. Oğluyla yeni bir yaşama başlayan ve Wêranşar Kültür Merkezi'nde dengbejlik yapan Kalkan, "Çocukken hiç gelin olmayı hayal etmedim. Oynadığım evcilik oyununu bizzat yaşadım" diyor.
Tarım işçisi olarak 2007 yılında Riha'nın (Urfa) Wêranşar ilçesinden Yozgat'a ailesi ile birlikte giden Hediye Kalkan (24), daha 15 yaşındayken 12 bin lira karşılığında bir aileye "gelin" diye satılır. Bir yıl boyunca kaldığı Yozgat'ta yaşadığı işkenceye ve aileden gördüğü şiddete dayanmayacak duruma gelen Kalkan çocuğu doğduktan 10 gün sonra her şeyi geride bırakarak, doğduğu topraklar olan Wêranşar'e döner. Şimdi Wêranşar Kültür Merkezi'nde debgbêjlik yapan ve oğluyla yeni bir hayatı yaşayan Kalkan, bir yıl boyunca yaşadıklarının hayatından çok şey götürdüğünü dile getirerek, "gelin" gittiği topraklarda karşılaştığı ırkçılık ve zulümü anlatıyor.
'Tek hayalim saz çalıp, türkü söylemekti'
Halen Kürdistan'ın kimi il ve ilçelerinde küçük yaştaki kız çocuklarının Batı'ya "gelin" denilerek satıldığına işaret eden Kalkan, ailesinin yoksulluktan dolayı yaz mevsiminde Kürdistan'dan Batı'ya göç eden binlerce aileden biri olduğunu dile getiriyor. 12 nüfuslu ailesinin geçim sıkıntısı çektiğini ifade eden Kalkan, "Babamın borçları vardı. Gitmek istemememe rağmen okullar tatil olunca tarlaya çalışmaya gittim. Oysa ben müziği çok seviyordum. Saz çalmak, söylemekti hayalim. Ailemden gizli gizil saz kursuna gidiyordum. Ağabeyim duyunca beni kurstan aldı ve işçi olarak Yozgat'a gönderdi. Yozgat'ta çapa yapıyordum, şeker pancarı sökümü yapıyordum" diyor.
'Vaatlerde bulunup beni kandırdılar'
Tarlasında çalıştıkları ailenin kendisini madde kullanan oğulları için "gelin" diye satın aldığını dile getiren Kalkan, "Madde bağımlısı ve ruhsal problemleri olan oğulları ile evlendirmek istediler beni. Ailem de ben de oğullarının madde bağımlısı olduğunu bilmiyorduk. Türlü vaatlerde bulundular. Özellikle hayalim olan müzik ve okul eğitimimi destekleyeceklerini söylediler. O yaşta alınan karar sağlıklı olamazdı. Çocuktum hayallerime yenik düştüm. Evliliği istemememe rağmen hayallerimin gerçekleşeceğini düşündüm ve karşı çıkmadım. Ailemin ve toplumun bana sunmadığı imkanlardan bahsediyorlardı" diye anlatıyor.
'Tanımadığım kültürü içinde boğuldum'
Kürdistan'da kadın ve kız çocuklarını para karşılığında "gelin" diye satın alanların bunu bilinçli yaptığını söyleyen Kalkan, "Nasıl olsa bu Kürt kızıdır. Kürt kadınları daha azimlidir. Tarlada çalışırlar, evde çalışırlar. Kürtleri iyi tanıyorlar. Bu düşüncelerle özellikle beni seçtiler. Ezilmiş bir halkın kızı olduğum için beni seçmişlerdi. Mutlu olmayacağımı çok iyi biliyordum. Tanımadığım bilmediğim bir kültürün içinde boğuldum. Benim üzerimde bir ticaret dönüyordu. 15 milyar dedi ailem, ancak 12 milyara düşürdüler başlık parasını" ifadesinde bulunuyor.
'12 bin liram olsa da dönsem'
Kendisi karşılığında ailesine ödenen para nedeniyle yaşadığı tüm horlanmalara, işkenceye ve şiddete katlanmak zorunda kaldığını ifade eden Kalkan, "Başlık parası alındı diye dönmek istediğimde zorlandım. Kayınbabam sürekli 'Senin için 12 milyar ödedim' diyerek, bana bir mal gibi davranıyordu. Bazen '12 milyarım olsa ödesem de dönsem' diyordum. Benim hayatım parayla değildi. Keşke o para gibi ben de hayatımı satın alıp geçmişime dönebilseydim" diyor.
'Sen buraya ait değilsin'
Gittiği ilk günden itibaren şiddete maruz kaldığını anlatan Kalkan, "Onlar konuşunca ben yabancı kalıyordum. Ben halay çekmeyi, zılgıt çekmeyi çok severdim. Ancak düğünleri olduğunda bir şey yapmadan oturuyordum. Bana ait olmayan bir kültürün içinde boğuldum. 'Sen buraya ait değilsin ait olduğun yere dönmelisin' diyordum. Kendimle Kürtçe kasetler götürdüm ama kasetlerin kırılış sesini duyuyordum. Ailemle Kürtçe konuşamıyordum. Annem ve ninem Türkçe bilmiyordu. Telefonda Kürtçe konuşunca şiddet görüyordum. En güzel yöresel kıyafetlerimi götürdüm, düğünlerinde giyerim diye ama izin vermediler" diye anlatıyor.
'Gelin olmayı hayal etmedim'
Tek hayalinin müzikle uğraşmak ve okula gitmek olduğunu dile getiren Kalkan, "Çocukken hiç gelin olmayı hayal etmedim. Oyuncak bebeklerle çok oynadığım oldu. Oynadığım evcilik dediğimiz çocuk oyunları 15 yaşında hayatımda gerçekleşti. Çocukken oynadığım oyun sahnesini bizzat yaşadım. Oraya gelin olarak gittiğim gün sorguladım kendimi. O duvağın altındayken bana gelen sesler benim netleşmemi sağladı" diyor.
'Kendime güçlü olma sözü verdim'
Satıldığı adamın ve ailesinin sürekli kendisini ve Kürt halkını aşağıladığını, kendisini asimile etmeye çalıştığını anlatan Kalkan, "Neden ben? Neden Kürtler? diye kendime sormadan edemiyorum. Neden biz yoksulluktan onların tarlasına gittik ve bunları yaşadık? Bu benim kaderim değildi. Kaderimiz kendi elimizde. Kendime güçlü olma sözü verdim. Çocuğumda onların içinde asimile olacaktı" dedi.
Döndüğü toprağında eril zihniyet ile savaşmak zorunda kaldı
Oğlu doğduktan sonra da kendisine yönelik şiddetin sürdüğünü ifade eden Kalkan, daha fazla dayanamayıp çocuğunu da alıp Wêranşar'a döndüğünü dile getiriyor. Döndüğü kendi toprağında da toplumun eril zihniyeti ile savaşmak zorunda kaldığını söyleyen Kalkan, kendine güç verenin Kürt mücadelesinde yer almış ve kendisini küllerinden yaratmış kadınlar olduğunu dile getiriyor.
Bir canlıyı yaşam alanından koparmak kadar kötü bir şeyin olmadığına vurgu yapan Kalkan şöyle devam ediyor: "Biz kadınları ait olmadığımız ve bize ait olmayan yerlere köle olarak satmaktan vazgeçin. Hayatlarımızı katletmeyin. Kürt olduğumuz için gelin alınıyoruz. Köleleştiriliyoruz oralarda. "
(adö/mç/ns)