DİHA - Dicle Haber Ajansı

Dünya

Salih Müslim: Demokratik özeklik sistemimizi BM artık tanımalı

 
2 Ekim
15:59 2015

HABER MERKEZİ (DİHA) - Demokratik Birlik Partisi (PYD) Eşbaşkanı Salih Müslim, Suriye'de çözümün sağlanması için kurdukları "demokratik özerklik" sistemleri ile ülkede yaşayan diğer tüm etnik ve dini unsurların haklarının BM şemsiyesi altında garanti altına alınması gerektiğini vurguladı. Müslim, Rusya'nın Suriye'ye yönelik müdahale arayışı içerisinde olan Türkiye'ye izin vermeyeceğini de söyledi.

Suriye krizi ve Rojava konusunda, ABD'den sonra Rusya'nın da eskiye oranla daha büyük rol almaya başlaması, bölge ve bölgede yer alan güçler açısından dengelerin değişmesinin işareti oldu. Demokratik Birlik Partisi'nin (PYD) Eş Başkanı Salih Müslim, Rusya'nın eskiye oranla şimdi direk sahada yer almaya başlamasının Suriye'deki dengeleri nasıl değiştirdiğini ve Rojava ve Suriye'nin geleceğini Al-Monitor'a verdiği mülakatta değerlendirdi.

'Esad aynı şekilde kalamaz'

"Rusya'nın, Suriye'deki son hamlelerinin Suriyeli Kürtleri ne şekilde etkilediği" sorusu yöneltilen Salih Müslim, PYD olarak temel görüşlerinin DAİŞ'e karşı savaşanlar ile yan yana durmak olduğu yanıtını verdi. Ancak Rusya ile Esad rejimini desteklemeleri konusunda bir görüş ayrılığı içerisinde olduklarını dile getiren Müslim, "Esad aynı şekilde kalamaz. Geçici süreç için, taraflar arası diyalog süreci için kalabilir ama uzun vadede Suriye halkının çoğunluğunun Esad'ı artık kabul etmesi mümkün görünmediğinin" altını çizdi.

BM'ye 'Demokratik Özerklik' çağrısı

Müslim'e "Rusların Kürtlerin garantörü olabilir mi?" sorusu da yöneltildi. Ruslarla 3 yıldır ilişki ve temas içerisinde olduklarını ama Esad rejiminin ne bu şekilde kalabileceğini ne de eski günlerine dönebileceğini belirten Müslim, Suriye'de çözümün ancak şu şekilde sağlanabileceğini ifade etti:
"Biz artık varız. Kendi kendimizi koruyabiliyoruz, rejime karşı da, başkasına karşı da. Suriye'de bir çözüm olursa muhakkak ki, Kürtlerin ve Suriye'de yaşayan tüm etnik ve dini unsurların haklarının garanti altına alınması gerekir. Bu Birleşmiş Milletler şemsiyesi altında gerçekleşebilir. Bizim kurduğumuz demokratik özerkliğin artık tanınması gerekiyor. Eğer tanınmazsa kendi mücadelemizi sürdürürüz. Kürt sorunu çözülmeden Suriye sorunu çözülemez. Bizim taleplerimiz var, kurduğumuz bir sistem var. Eğer çözüm denilen şey bunların yok edilmesi üzerine tasarlanıyorsa, bu yanlış bir şey ve yürümez."

'Halkımıza ve haklı davamıza güveniyoruz'

Müslim, Kürtlerin ABD'nin askeri desteği olmadan tek başına DAİŞ'e karşı vereceği savaşta belki kayıplarının daha fazla olacağını ama yine de direneceklerinin altını çizdi. Müslim, "Her şeyden önce biz kendi halkımıza ve haklı davamıza güveniyoruz" dedi.


Rus uçaklarının DAİŞ 'in yanı sıra El Nusra ve Ahrar El Şam hedeflerini vurması karşısında Amerika'nın tavrının ne olacağı yönünde düşüncesi de sorulan Müslim'in buna dair yanıtı "Amerika'nın itiraz edeceğini sanmıyorum. Çünkü El Nusra ve Ahrar El Şam'ın DAİŞ'den farkı yok. Hepsi terör örgütü ve aynı radikal zihniyete sahip. El Nusra da ABD'nin terör listesinde yer alıyor. Ahrar El Şam için ses çıkartır mı bilmiyorum ama onlar ne olduğunu biliyorlar. Bu üç örgütün arasında sınır, fark yok. Bu üç örgüt sahadan çıkarılırsa geriye kalan ve çok zayıf olan muhalif gruplar -bizimle birlikte hareket eden gruplar, yani Özgür Suriye Ordusu'na bağlı gruplar- güçlenir" oldu.

Türkiye onay almadan Suriye'ye giremez

Müslim'e, Rusya'nın hamlesinin Türkiye açısından tam olarak ne anlam ifade ettiğini de değerlendirdi. Türkiye'nin, Suriye politikasının tümüyle iflas etmiş durumda olduğunun söyleyen Müslim, iki sene önce konuştuğu bir Rus yetkilinin 'En çok neden korkuyorsunuz?' sorusuna verdiği 'Türkiye'nin olası bir müdahalesinden' cevabı üzerine 'Orası Türkiye'nin değil, NATO'nun sınırı' sözlerini duyduğunu paylaşan Müslim, bu ifade üzerinden "Türkiye'nin büyük güçlerden yeşil ışık almadan Suriye'ye askeri müdahalede bulunamayacağını kaydetti.

Rusya'nın Suriye ile ortak savunma anlaşmaları var

Müslim'in değerlendirdiği bir diğer başlık, Türkiye'nin Fırat'ın batısında, Mare hattında oluşturmak istediği "IŞİD'den arındırılmış bölge"nin Rusya'nın müdahalesinden ne şekilde etkileneceği konusu oldu. Rusya ile ABD'nin, Suriye'de kendi etki alanlarını belirlemiş durumda olduklarını kaydeden Müslim, "ABD, kuzeyde varlık gösteriyor. Kuzeye girmez Rusya. Ama Türkiye müdahale etmeye kalkarsa işte o zaman gelirler. Rusya'nın Suriye ile ortak savunma anlaşmaları var. Bizleri korumak için değil, Suriye'nin sınırlarını korumak için Türkiye'ye engel olurlar. Türkiye başından beri IŞİD'e karşı mücadeleyi ciddiye alsaydı bugün IŞİD, Türkiye sınırında hala bulunamazdı. IŞİD orada Kürtleri katlediyor, Kürtleri göç ettiriyor, köylerini yakıyor. Türkiye bunlara neden bir şey yapmıyor, durduramıyor? 'Biz yapalım' diyoruz, Türkiye neden bizi engelliyor? Biliyorsunuz, Türkiye'nin sultan bilmem ne adı altında eğittiği Türkmen tugaylar var. Ama onlar gitti DAİŞ'e katıldı. Tam bir fiyasko" dedi.

Türkiye ile ilişkiler?

Müslim'in üzerinde durduğu önemli konulardan biri diğeri, Ankara ile olan ilişkilerinin seyrinin nasıl olacağı. Eğer Türkiye kendilerine karşı ılımlı bir politik tavır benimserse, iş birliği konusunda siyasiler olarak konuşabileceklerini ve güzel şeyler de olabileceğini dile getiren Müslim, ancak bunu sağlamak yerine Türk yetkililerin sürekli "PYD terörist, YPG terörist" şeklinde ithamlarda bulunmalarını eleştirdi.

Müslim, "Aslında bizim arzuladığımız Türkiye, Amerika ve diğer koalisyon güçleriyle IŞİD'e karşı mücadele etmek. Biz ayrıca güvenli bölgeye de karşı değiliz. Biz, Türkiye kontrolünde güvenli bölgeye karşıyız. Irak'ta 1992'de oluşturulan uçuşa yasak bölgeler bizim için Suriye'de de yapılabilir. Bütün Suriye kuzeyi Birleşmiş Milletler'in (BM) şemsiyesi altında koruma altına alınırsa biz de daha rahat hissedebiliriz orada" diye konuştu.

'DAİŞ'e karşı en etkili savaşan güç Apo felsefesini benimseyen Kürtler değil mi?'

Türkiye ile olan ilişkilerini yöneltilen soru üzerine bir bütünen Kürt sorunu üzerinden değerlendiren Müslim, bu konuda şunları söyledi: "Türkiye'de barış sürecinin yeniden başlatılması herkesin yararına. Savaş tırmandırılırsa herkesin zararına. DAİŞ'e karşı en etkili savaşan güç Apo felsefesini benimseyen Kürtler değil mi? Şimdi bunları vurduğun zaman milyonlarca Kürt arkalarından vurulmuş gibi hissediyorlar. Ve 'ABD, Avrupa neden buna karşı sessiz kalıyor?' diye soruyorlar. Eğer DAİŞ'e karşı savaş konusunda ciddilerse Türkiye'yi durduramazlar mı? Böyle bir düşünce var Kürtlerde.
Bu arada insani bir dram yaşanıyor. Rojava'ya IŞİD'e karşı savaşmaya gelen Aziz Güler adında Türkiye vatandaşının cenazesi ailesine teslim edilemiyor. Çünkü Türkiye geçişine izin vermiyor. Bunu niye yapıyorlar anlamıyoruz. Daha önceleri Rojava'da hayatını yitiren Türkiye vatandaşlarının cenazeleri ailelerine teslim edilip, kendi yerinde, yurdunda gömülebiliyordu. Son dönemde buna da izin yok. Türkiye PKK ile çatışmalar yeniden başladığından beri bu politikayı izliyor."

'Kürtleri gerçekten DAİŞ'e karşı savunmak istiyorlarsa gelsinler'

Türkiye'nin yanı sıra Güney Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile olan ilişkilerini de sorulan Müslim, Mesud Barzani'nin Rojava'ya lojistik destek yollarının açılması karşılığında Suriye KDP'sine bağlı peşmergelerin Rojava'ya geri dönmelerine izin verilmesi yönündeki talebe dair ise "Şu an bu konuda bir gelişme yok. Ama biz şunu diyoruz; Eğer gerçekten Kürtleri DAİŞ'e karşı savunmak istiyorlarsa gelsinler. DAİŞ nerede var şu an? Cerabulus ve Azaz arasında. İşte gelsinler orada savaşsınlar. Başka Kürt bölgelerinde zaten DAİŞ kalmadı.

Suriye krizinin henüz başlangıcında, Esad rejimi ve Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan güdümündeki muhaliflerin arasında halklara üçüncü bir seçenek sunarak kendi özerk sistemini inşa etmeye girişen Rojavalı Kürtler, diğer çeteci örgütlenmelerle birlikte Türkiye adına bölgeye katliamları taşıyan DAİŞ'e karşı verdiği savaşta yüklendiği misyon ile uluslararası güçlerin birbirleriyle müttefiklik yarışına girdiği baş aktör konumunda" yanıtını verdi.

(öç)



Paylaş

EN ÇOK OKUNANLAR