'Şarkılarım Karadeniz'in çığlığı' 2016-06-12 09:00:15 EVRİM KEPENEK İSTANBUL (DİHA) - "Hemşin Yaylaları" isimli yeni albümü ile müzikseverlerle buluşan sanatçı Yaşar Kurt, Karadeniz'deki ekolojik yıkım karşısında halkla birlikte direndiğini belirterek, "Şarkılarım Karadeniz dağlarının, yaylalarının, derelerinin, karıncalarının, çayırının, çimenin, kuşlarının, ağaçlarının bir çığlığı" diyor. Müzik severlerin yakından tanıdığı Yaşar Kurt'un yeni albümü, "Hemşin Yaylaları" çıktı. Albümde, Yaşar Kurt'un seslendirdiği ve daha önce bir çok dizide kullanılan 8 Karadeniz şarkısı bulunuyor. Etnik Karadeniz şarkılarını kendisine has tarzı ile yorumlayan Kurt'un albümünde, tulum, kemençe ve gitarı aynı şarkıda duymak mümkün. Şarkılarını, savaşa, yozlaşmaya, gericiliğe karşı söylediğini belirten Kurt, "Savaşa, yozlaşmaya, sisteme karşı müzik yapmaya devam" diyor. Çığlık duyulacak Albümde Karadenizlilerin, çocukluktan itibaren ninni gibi dinledikleri şarkıların yanı sıra Hemşin yaylalarını, sisli dağlarını, uçsuz bucaksız ormanlarını hissettiren "Hemşin yaylaları","Gelevera deresi", "Samistal yaylaları" isimli şarkıları da yer alıyor. Kurt'un genelde Karadeniz'i özelde Hemşin'i bu kadar iyi yansıtabilmesinin bir nedeni de kendisinin de Çamlıhemşin'de bir süre yaşaması oluşu. "Birkaç mevsim yaşama buldum, Hemşin'e tanıklık ettim" diyen Kurt, yaylaların, derelerin, denizin Hemşin halkı için neyi ifade ettiğini o süre zarfında anladığını söylüyor. Albümünün, Karadeniz'in yaylalarının, derelerin, karıncaları, çayırın, çimenin, kuşların, ağaçların bir çığlığı olduğunu söyleyen Kurt, çığlığın duyulmasını amaçlıyor. 'Direnişi de kadınları da tanıyorum' Hemşin'de bulunduğu dönemde Yeşil Yol direnişine tanıklık ettiğini ve direnişte ön saflarda yer alan kadınları yadırgayanlara şaşırdığını dile getiren Kurt, "Ben bu direnişi de kadınları da çok iyi tanıyorum. Kimi annem, kimi ablam. Onların doğaya duyduğu saygı, doğa ile kurdukları bağ, çok derin. Doğa kadınların yaşam tarzı. Orada meyve ağacı demek, böcek demek, çiçek demek, doğadır, doğa orada tek yaşamdır" diyor. 'Dün direndiler yarın da direnecekler' Hemşin halkının ekolojik yıkımlara karşı sadece Yeşil Yol döneminde değil geçmiş dönemlerde de direniş sergilediğini hatırlatan Kurt, "Dün direndiler, bugün direndiler, yarın da direnecekler. Kimse halkın geri adım atacağını düşünmesin" vurgusunu yapıyor. 'Nerede olursak olalım biz zaten Hemşin'i yaşıyoruz' Defalarca Hemşin'e gittiğini belirten Kurt, Hemşin halkı ile kurduğu bağı da şöyle anlatıyor: "Ben bir otelin bahçesinde oturuyordum. Bir yaşlı amca geldi. 'Oğlum neredensin' dedi. Ben de 'Anzerliyim' dedim. Bunun üzerine 'sen bizimsin' dedi. Görünüşüm itibarı ile üzerimdeki şortla, örneğin turist gibi görünsem de sonuçta biraz konuştuktan sonra beni bağırlarına bastılar. Biz, nerede olursak olalım zaten Hemşin'i yaşıyoruz, bize çok uzak olmadı hiç." 'Hemşince öğrenmek istiyorum' Çamlıhemşin'de Hemşince konuşma oranının çok az olduğunu söyleyen Kurt'a göre bunun bir nedeni iktidarın kurguladığı "Müslüman Türklük" kavramı üzerinden ilerleyen üst kimlik dayatması. Hemşince'nin kaybolmaya yüz tutmuş diller arasında olduğunu söyleyen Kurt, "Bu tabiki en başta beri hepimizi rahatsız ediyor. Hemşince, Sakarya'da Hopa'da birçok yerde, bir yanı ile halen konuşulan bir dil olsa da, yazılı kaynakları eğitimi alanı olmadığı için bu dil yavaş yavaş yok oluyor. Belki şarkılar yok olmamasına katkı sunabilir ancak bir dilin yok olmaması için önce toplumsal duyarlılık ve kararlılık gerekiyor. Bu tüm diller için geçerli. Bir ülkenin vatandaşlarına kendi dillerini konuşabilme, öğrenebilme imkanı sunması gerekiyor. Ancak bizim ülkemizde böyle koşullar yok. Ben de Hemşinceyi öğrenmek istiyorum" ifadesinde bulunuyor. 'Kürt illerindeki savaşın nedeni diyalogsuzluk ve samimiyetsizlik' Kuşatma altına alınarak katliamların yapıldığı Kürt kentlerini de değerlendiren Kurt, merkezi otoritenin tüm ülkenin hayatına, her şeyine müdahale etme çabası içinde olmasının halkları huzursuz ettiğini ifade ediyor. Kurt, "Kürt illerindeki savaşın nedeni diyalogsuzluk ve samimiyetsizlik. Hepimizin kandırıldığını düşünüyorum. Toplumu birbirine kışkırtan, ayrıştıran dilden biran önce vazgeçilip toplumsal uzlaşma yolunda adımlar atılmalı" diyor. 'Özgürlüklerin gelişmediği toplumlar yozlaşmaya mahkumdur' Özgürlüklerin gelişmediği toplumlarda halkların yozlaşmaya mahkum edildiğini ifade eden Kurt, şunları söylüyor: "Kendi öz kültürlerini geliştirmeyen toplumlar yozlaşmaya mahkumdur. Bu yozlaşma hem insani, hem ahlaki, hem de evrensel anlamda bir yozlaşmadır. Savaş, talan ve yalana karşı sanat yolculuğumuz sürüyor, sürecek." (yk/ns)